IP Adresi Üzerinden Suç İsnadı: Ceza Hukuku ve Bilişim Suçları Kapsamında Değerlendirme

IP Adresi Üzerinden Suç İsnadı: Ceza Hukuku ve Bilişim Suçları Kapsamında Değerlendirme

 

Teknolojinin kısa zamanda hızla gelişmesi, teknolojik aletlerin her alanda kullanılması hemen hemen herkesin hayatının önemli bir parçası haline gelmiştir. Teknolojinin bu denli hızlı gelişimi bir çok alanda hayatı kolaylaştırdığı gibi çeşitli olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir.

 

 Kötü niyetli insanlar tarafından internet vasıtasıyla işlenebilen suçlar çeşitlenerek artmaya devam etmekte ve yargıyı da gün geçtikçe daha fazla meşgul etmektedir. Özel hayatın gizliliğini ihlal, nitelikli dolandırıcılık, hakaret, tehdit, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi ve kaydedilmesi gibi suçlar uygulamada en çok karşılaşılanlar arasındadır. 

 

 Özellikle internet ve bilişim sistemleri üzerinden işlenen suçlarda, suçlunun doğru bir şekilde tespit edilebilmesi ceza hukukunda ciddi bir öneme sahiptir. Zira suçlunun cezalandırılabilmesi için suçun kim tarafından işlendiğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesinin zorunluluk olmasından kaynaklanmaktadır. 

 

IP adresi çoğu zaman suçlunun kim olduğunun tespiti için uygulamada sıklıkla kullanılsa da güvenilir olmaması sebebiyle tek başına suçlunun tespiti için yeterli değildir. Keza IP adresi üzerinden kimlik bilgilerinin tespit edileceğini bilen kişiler çoğu zaman başkalarının IP adresleri üzerinden ilgili işlemleri yapmaktadırlar.

 

1-) IP Adresi ve Türleri

 

İnternet Protokol (IP) adresi, internet ağına bağlı cihazların kimlik bilgileridir. IP adresi sayesinde bir cihazın internete ne zaman ve nereden bağlandığı tespit edilebilir. En yaygın iki tür şunlardır:

Dinamik IP Adresi    : Servis sağlayıcı tarafından geçici olarak atanan ve her bağlantıda değişebilen IP adresidir. Aynı IP adresi farklı zamanlarda farklı kullanıcılar tarafından kullanılabilir. Aynı şekilde bir cihaz tarafından farklı zamanlarda farklı IP Adresleri de kullanılabilir. Örnek vermek gerekirse yönlendirici konumundaki modem aleti her açılıp kapandığında farklı bir IP Adresi atanmaktadır. Bu durum gerçek suçlunun tespit edilmesi noktasında büyük bir zorluk oluşturmaktadır. 

 

Statik IP Adresi    : Sabit ve kişiye tahsis edilmiş IP adresidir. Değişmediği için takip kolaylığı sağlasa da, aynı ağdan internete bağlanan tüm cihazlar aynı IP adresini kullanır. Statik IP Adresi değişken olmaması sebebiyle suçlunun tespitinde kolaylık sağladığı gibi birtakım belirsizlikleri de beraberinde getirmektedir. Şöyle ki; Statik IP Adresi internete bağlanma hakkına yani aboneliğe işaret etmektedir. Böylece aynı abonelik kapsamında internete bağlanan birden fazla cihazın tamamı aynı IP adresine sahip olacaktır. Dolayısıyla ilgili IP Adresi ile yapılan internet çıkışının hangi cihaz tarafından yapıldığının tespiti yalnızca IP Adresine bakılarak bulunamayacaktır.

 

2-) IP Adresi Üzerinden Suçlunun Tespiti

 

İnternet servis sağlayıcıları tarafından kullanıcıya tahsis edilen IP adresleri, hizmet sözleşmesi kapsamında aboneye ait kimlik ve iletişim bilgileri ile ilişkilendirilerek kayıt altına alınmaktadır. Bu kayıtlar, çoğunlukla IP adresi üzerinden yapılan işlemlerin doğrudan aboneye ait olduğu varsayımını doğurur. Ancak ceza hukuku bakımından, bu varsayım kesinlik taşımaz ve IP adresi tek başına suç isnadı için yeterli bir delil niteliği taşımaz.

 

Nitekim, IP adresleri çeşitli teknik yollarla değiştirilebilmekte ya da üçüncü kişiler tarafından kötüye kullanılabilmektedir. Suç kastı taşıyan kişiler, çoğu zaman kendi adlarına kayıtlı olmayan IP adreslerini izinsiz şekilde ele geçirerek eylemlerini bu adresler üzerinden gerçekleştirmektedir. Bu durum, IP adresinin suçla illiyet bağı kurmak açısından tek başına yeterli delil olamayacağı gerçeğini ortaya koyar.

 

Ceza yargılamasında suçun sanık tarafından işlendiği, her türlü şüpheden uzak, kesin delillerle ispatlanmalıdır. Bu çerçevede, yalnızca bir IP adresine dayanılarak kişiye ceza verilmesi, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca hukuka aykırı olacaktır. Yargıtay içtihatları da bu yaklaşımı benimsemekte; IP adresinin ancak başkaca somut delillerle desteklenmesi hâlinde suç isnadına elverişli kabul edilebileceğini ortaya koymaktadır.

 

IP adresi kullanılarak yapılan bağlantıların konut adresine ait olması hâlinde, bağlantının sağlandığı adreste yaşayan herkes potansiyel şüpheli konumuna girebilir. Ancak ceza sorumluluğu, yalnızca eylemin kim tarafından gerçekleştirildiğinin somut olarak ortaya konulması hâlinde doğacaktır. Aynı konutta yaşayan kişilerden yalnızca biri hakkında yeterli ve inandırıcı delil bulunuyorsa, yalnızca o kişi hakkında işlem yapılabilir.

 

Öte yandan, aynı internet ağına bağlı tüm cihazlar aynı IP adresini kullanmaktadır. Bu nedenle, suça konu işlemin hangi cihazdan yapıldığını belirlemek açısından yalnızca IP adresi bilgisi yetersizdir. Bu aşamada, internet servis sağlayıcısına ait modem log kayıtları ve bağlantı geçmişi esas alınmalıdır. Bu kayıtlar, savcılık ya da mahkeme talebi üzerine servis sağlayıcıdan temin edilmekte ve alanında uzman bilirkişi tarafından teknik incelemeye tabi tutularak rapor haline getirilmektedir. Bu bilirkişi raporu, delil niteliği taşıyarak, şüphelinin tespiti açısından belirleyici rol oynar.

 

3-) IP Adresinin İzinsiz Kullanımı ve Cezai Sorumluluk

 

Bir başkasına ait IP adresinin izinsiz kullanılması, TCK m. 243 kapsamında “bilişim sistemine hukuka aykırı erişim” suçu oluşturur. İlgili hükme göre:

 

- Sisteme hukuka aykırı giren kişi 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.

 

- Verilerin yok edilmesi ya da değiştirilmesi durumunda ceza 6 aydan 2 yıla kadar çıkar.

 

- Sisteme girmeden, teknik araçlarla veri naklini izleyen kişi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

TCK Madde 243- "(1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.
(2)Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.
(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4)Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

 

4-) IP Adresini Korumak İçin Alınabilecek Önlemler

 

IP adresi sahibinin, başkasının kendi bağlantısını kötüye kullanmasını önlemek adına şu güvenlik önlemlerini alması önerilir:

 

- Güçlü Wi-Fi şifreleri kullanmak

- Antivirüs ve güvenlik duvarı yazılımları kullanmak

- Modem yönetim ekranına dış erişimi kapatmak

- Kişisel verileri paylaşmaktan kaçınmak

- Modem log kayıtlarının periyodik olarak kontrol edilmesi

 

Aksi hâlde IP adresi sahibi, fail olmasa bile suçun işlendiği ortamın sahibi sıfatıyla şüpheli olarak soruşturulabilir. Bu durumda kişi;

 

- IP adresinin izinsiz kullanıldığını,

- Suç tarihinde kullanmadığını,

- Cihazının elinde olmadığını

 

kanıtlayarak cezai sorumluluktan kurtulabilir.

 

Sonuç olarak, bilişim suçlarında IP adresi, teknik araştırmaların başlangıç noktası olsa da, suçun failini kesin olarak gösterebilmesi için mutlaka diğer delillerle desteklenmesi gerekmektedir. Özellikle suçun işlendiği ortamda birden fazla kullanıcının bulunması veya IP adresinin izinsiz kullanımı gibi ihtimaller, hukuki değerlendirmeyi daha da karmaşık hale getirir. Bu nedenle, suç isnadına maruz kalan kişilerin hak kaybı yaşamamaları ve teknik savunmalarını etkin biçimde yürütebilmeleri için uzman bir avukattan profesyonel hukuki destek almaları büyük önem taşır.

 

Cüceloğlu Hukuk

08 Mayıs 2025
×
Hello, I want to get information.